2 Kasım 2022 Çarşamba

 İNAVASYON SİSTEMLERİ - 1

 

Kitle Kaynak

Kelime kitle (veya kalabalık) anlamındaki “crowd” ile dış kaynak anlamındaki “out source” kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir portmanto kelimedir ve kabaca bir kurumun ihtiyacı olan kaynakları çevrim içi kitleden elde etmesi anlamına gelmektedir.

Buradaki iki kelimeyi, yani kitle (veya kalabalık) anlamındaki “crowd” ve kaynak anlamındaki “source” kelimelerini açıklamaya çalışalım.

İnternetin kullanımı ile birlikte çevrim içi insanların sayısı ve iletişimi artmıştır.

Çevrim içi toplulukların birer kaynak olarak kullanılmasına kitle kaynak ismi verilmektedir.

“kaynak” kelimesi ise genelde bilgi anlamındadır ve çevrim içi toplulukların herhangi bir amaçla bilgiyi üretmesi, geliştirmesi, yenilemesi veya yayması gibi amaçlarla kullanılması olarak düşünülebilir.

 

Kavramın Çıkışı ve Günümüzdeki Durum

Topluluk kaynaklarının doğması aslında insan şebekeleri ile paralel ilerlemektedir.

Sosyal ağların doğması teknolojik bir takım yeniliklerin neticesi olarak görülebilir elbette ama daha önemlisi içerik üretiminde yaşanan aktifliğin göz önüne alınmasıdır.

Örneğin 2005 yılına gelindiğinde internet üzerinde içerik üreten gençlerin sayısı internetteki içeriği tüketen (okuyan/kullanan) gençlerden daha fazlaydı.

Bunun anlamı artık üretilen içeriğin paylaşılması ve insanların bu içerikten haberdar edilmesi için yeni bir teknolojinin doğmasıydı ve öyle de oldu.

Bugün sosyal ağlar veya sosyal medya olarak adlandırılan teknolojilerin parlaması tam da bu döneme denk geldi.

Oysaki gerekli teknoloji ve o yıllarda meşhur olan sosyal ağlardan çok da farklı olmayan örnekleri çok önceleri bulunuyordu, ancak henüz zamanı gelmemiş ve sırasını beklemekteydi.

Bu dönüşüm bireyin sosyal hayatında yaşanırken aynı zamanda iş yapış şekilleri ve iş modellerini de etkilemiştir.

 Örneğin fikri üretim süreçleri çok kısa sürede insan şebekelerine dönüşmüş, o dönemde interneti en aktif kullanan yazılım geliştiricilerinden başlayarak çok farklı mecralarda bilgi paylaşımı hız kazanmıştır.

Yani topluluk ekonomisine bakış iki açıdan gerçekleştirilebilir.

Birinci yaklaşımda, insanların işlerinden, ailelerinden artan vakitleri daha faydalı ve topluma katkısı olan bireyler olarak geçirme isteği yatarken diğer yaklaşımda insanların iş yerlerinde nasıl vakit geçirdikleri ve iş yerlerinde oluşan bilginin nasıl yönetildiği yatmaktadır.

Örneğin açık kaynak kodlu yazılım geliştirme süreci dünyaya paralel şekilde Türkiye’de de çok sayıda bilişim uzmanını bir araya getirmiş, gerçek hayatta belki de bir araya gelmesi mümkün olmayan kişilerin sanal platformlar üzerinde bilgi paylaşımı yaptıkları, ortak bir amaç için proje oluşturdukları, bu projelerde görev dağılımı yaptıkları yarı profesyonel gönüllü hareketler doğmuştur.

Buna paralel olarak işletmelerdeki iş yapım süreçleri de dönüşüm geçirmiş, dünyanın çok farklı noktalarından iş gücü temini ve iş süreçlerine dahil olan çalışanlar elde edilmiştir.

Örneğin günümüzde Amerika’daki bir işletmenin telefonunu aradığınızda veya bir çağrı merkezinin müşterilere ulaşması gerektiğinde, bu işlemlerin gerçekten Amerika’da bulunan bir işletme tarafından yapılması gereği ortadan kalkmıştır.

Bunun yerine yine İngilizce konuşulan ve iş gücünün çok daha az maliyetli olduğu Hindistan, Pakistan, Bangladeş veya Afrika’daki herhangi bir çağrı merkezine internet üzerinden arama yönlendirilip çağrıya cevap verilebilmektedir.

İş süreçleri farklı coğrafyalara, farklı işletmelere ve kişilere bölünürken işletmenin kalitesinden rekabet üstünlüğüne kadar çok sayıda özelliğin belirleyen bilginin de doğru şekilde iletilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Yine aynı örnekle devam edecek olursak, bir çağrı merkezinde müşterilere nasıl cevap verileceği, sorularının cevapları veya müşterinin nasıl yönlendirileceği bilgisayar yazılımlarına yüklenen yazılımlarla kontrol edilmekte, bir müşterinin sorabileceği veya isteyebileceği bütün alternatifler önceden değerlendirilerek bu dış kaynaklara iletilmekte ve dış kaynaklar da buna göre hizmet vermektedir.

Hatta bütün görüşmeler kayıt altına alınıp daha sonra dinlenerek veya bir yöneticinin anında konuşmaya dahil olması ile hizmet kalitesi anlık olarak kontrol edilebilmektedir.

Hatta son yıllarda gelişen ses tanıma ve yapay zeka yazılımları ile bu görüşmelerin anlamsal çıkarımları yapılmakta ve detaylı olarak analiz edilmesi mümkün olmaktadır.

İşte bütün bunların altında yatan şart, gelişmekte olan bilişim teknolojilerinin verimli kullanılmasıdır.

Teknolojiler birer alt yapı sağlarken bu teknolojilerin doğru yönlendirilmesi ve doğru içerikle yüklenmesi de işletmelerin elindedir.

Örneğin bir çağrı merkezi elemanı aynı anda çok sayıda farklı bankaya veya telefon operatörüne hizmet verebilmekte, arayan müşterinin aradığı hatta göre ilgili cevaplar önündeki bilgisayarda belirmekte ve farklı alanlarda hizmet verebilmektedir.

 Bu çağrı merkezi elemanının karşılaştığı problemler, cevap bulamadığı soru ve talepler kayıt altına alınarak bir sonraki görüşmeden önce uzmanlar tarafından değerlendirilerek cevaplanabilmektedir.

Sonuçta işletmeler için her seviyede birken bir bilgiden bahsetmek ve bu bilginin nasıl yönetileceğinin giderek önemli hale geldiğini söylemek doğru olacaktır.

Kitle kaynakları bu gibi yazılımlarla toplanan bilgilerin doğru saklanması, doğru işlenmesi ve kitlenin doğru şekilde müdahil olmasını sağlamaktadır.

Örneğin yine çağrı merkezine gelen ve cevabı daha önce çağrı merkezi elemanının önündeki bilgisayara yüklü olmayan bir soruyu ele alalım.

Bu soruya işletmenin çok farklı seviyelerinden çok farklı uzmanların cevap bulması ve en iyi şekilde problemi çözümlemesi mümkündür.

Bununla birlikte bir kişinin çok sayıda bilgi ile yüklenmesi ve kaldırabileceğinin çok üzerinde sorumluluk verilmesi de bir problemdir.

Dolayısıyla problemi kimlerin göreceği ve ne kadar vakit harcayacağı aslında iyileştirme gerektiren bir ikilemdir.

Çözüm olarak bilgi yönetimi yazılımlarının problem / kişi, iş /kişi, sorumluluk / kişi gibi atamaları doğru yapması beklenebilir.

Klasik işletme yaklaşımlarında bu atamalar bir yönetici tarafından yapılırken artık kitle kaynaklarının kullanılması ile bu sınırların da ortadan kalktığını görmekteyiz.

Bunun ilk örneklerinden olan matriks yaklaşımında işe kişi atanırken ve bir kişi birden fazla işte görev alırken artık bu yaklaşımın çok daha ötesine geçilmekte ve kişiler / takımlar ilgilerine göre kendileri seçim yapmakta ve yapmış oldukları seçime göre performans ortaya koymakta, sonuç ise bu performansların toplamı olarak ortaya çıkmaktadır.

Bazı işletmelerde ve topluluklarda kitleyi yönlendirmek ve motive etmek için ödüller ve unvanlar verilmektedir.

Örneğin wikipedia projesinde kişinin katılımları ve tecrübesi incelenerek çeşitli seviyelerde unvanlar alması ve bu unvanlara göre yetkilerinin artması mümkündür.

Bazı forumlarda kişilerin cevap ve tecrübesine göre yıldız alması veya kitlenin kendi belirlediği etik değerleri içerisinde kitlenin beğenmediği bir davranışından dolayı rütbelerinin sökülmesi veya sistemden uzaklaştırılması gibi cezalar bu motivasyonun birer parçası olarak görülebilir.

Farklı bir uygulama ise işletmelerdeki iş yapış şeklini derinden etkilemiştir.

Artık bilgi çalışanları olarak adlandırılan çalışanlara doğrudan iş atanma devri kapanmış, işletmeler yapılmasını istedikleri işleri bir liste halinde duyurmakta ve her işe zorluğuna göre bir ödül verilmektedir.

 Çalışanlar maaş yerine ay boyunca yaptıkları işlerin ödüllerini toplamakta ve ödülü yüksek işler daha cazip ve öncelikli hale gelmektedir.

Hatta yeterince ilgi oluşmayan işlerin ödül değeri sistemde bekledikçe artmakta bu sayede hiçbir işin sonuçsuz kalmaması sağlanmaktadır.

Amazon tarafından kurulan mekanik Türk, bu işletme uygulamalarının açık örneklerinden birisidir.

Bu sistemde iş vermek isteyen birisi sisteme işin tanımını ve ilgili yazılım, doküman ve bağlantıları yüklemekte ve işin gerektirdiği zamana göre bir ücret duyurmaktadır.

İşi takip eden on binlerce kişi kendisi için uygun bulduğu ve kendisinin şartlarını sağladığı işlere başvurmakta uygun görülmeleri halinde de işi tamamlayarak ücretlerini biriktirmekte, ücret belirli bir sınır geçtikten sonra da tahsil etmektedir.

Sistemdeki her çalışan iş vereni ve her iş veren de çalışanı puanlamakta bu puanlar ise işverenlerin ve çalışanların itibarını oluşturmaktadır.

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere artık bilgi temelli işlerin tamamının önündeki engeller sanal uygulamalar ile kaldırılmakta ve ürünler sanal ürünlere işletmeler sanal işletmelere ve çalışanlar bilgi çalışanlarına dönüşmekte, bu dönüşümde de işlerin bir kısmı birkaç kişi ile sınırlı kalmamakta on binlerce insanın dahil olduğu bir havuza açılabilmektedir.

Tam bu noktada önemli bir konu, diğer bütün ekonomilerin tersine bilgi ekonomisinin paylaştıkça artan özelliğini altını çizmemiz gerektiğidir.

İktisadın temel problemi seçim problemidir ve bütün iktisadi değerler paylaştıkça tükenir.

 Örneğin, sermaye, toprak veya iş gücü bir iş için ayrılırsa diğer işlere daha az kalacaktır.

Buna karşılık bilgi, paylaştıkça artan bir özelliktedir.

Örneğin bir kişinin bulduğu telefonu başka birisi kablosuz hale getirmekte başka bir kişi internete bağlamakta başka bir kişi üzerinde yazılım çalıştırmakta başka bir kişi kamera özelliği eklemekte ve bu şekilde insanlık biriken bilgi birikimini sürekli olarak arttırarak bir kişinin hayatının yetmesinin imkansız olduğu sonuçlara ulaşmaktadır.

Benzer bir durum işletmelerin yaşam döngülerinde de görülmektedir, çok farklı kaynaklardan elde edilen tecrübe ve bilgi birikimleri işletmenin birikimini oluşturmakta, bu birikimi ne kadar hızlı ve başarılı yönettiği ise işletmenin toplam başarısını etkilemektedir.

Örneğin son birkaç on yılda yaşanan ve Güney Kore firmalarının büyüme hızlarının Japon firmalarını geçmesi ve dünya çapında Samsung, LG, Hyundai, Kia gibi markalar çıkarmasının en önemli sebebi ürünlerinde sunmuş oldukları yeniliklerdir.

Kısaca bilgi yönetimi, yenilik yönetimi için olmazsa olmaz önemdedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  DİJİTAL DÖNÜŞÜM   Dijital dönüşüm, toplumsal ve sektörel ihtiyaçlara dijital teknolojilerin entegrasyonuyla çözüm bulmanın ve buna bağ...