İNAVASYON YÖNTEMLERİ - 3
Ringelmann Etkisi
Ringelmann
etkisi, basitçe bir gruptaki eleman sayısı arttıkça her elemanın
katkısının azalmasını ifade eder.
Örneğin ip
çekme müsabakasında her yeni eleman kendisinin etkisinin azaldığını
düşünerek daha az dikkat ve emek sarf eder.
Diğer bir
ifadeyle, gruba üye olan bireyler, ipi tek başına çekmesine göre daha az emek
harcar.
Klasik
yaklaşımda grup sayısı arttıkça grubun etkisinin artması beklenirken Ringelmann
ilk kez (1913) bunun tersi yönde bir etkiden bahsetmektedir.
Daha sonraları
literatürde “olumsuz ölçek ekonomileri” olarak geçen kavramın
çıkmasına ön ayak olmuştur.
Bu yaklaşımda
ekonomik ölçek büyüdükçe ilk başlarda olumlu yönde etkisi olan büyüklük tam
tersi yönde olumsuz etkiye dönmektedir.
Görüldüğü gibi
çıktı artarken (yani üretim sayısı veya hacmi artarken) birim maliyet ilk
başlarda düşmektedir ancak daha sonra çıktı ölçeğini büyütmenin getirdiği ilave
maliyetin birim maliyete etkisi artmakta ve olumsuz yönde etki etmektedir.
Ringelmann
çalışmasında olumsuz yönde etki eden faktörlerin iki tanesinden
bahsetmektedir:
yönetimsel maliyetlerin artması.
Bu sebeplerin alt sebepleri ile birlikte aşağıdaki şekilde açıklanması
mümkündür:
Motivasyon azalması:
Ringlemann’a göre bir topluluğun üyesi olan bireylerde topluluğa
duyulan güven ve topluluğun işi paylaşacağına olan inançtan dolayı sosyal
aylaklık devreye girer.
Ayrıca bireyin iş ile ilgili karar alması, inisiyatif alması ve
sürecin yönetimi ile ilgili aşamalarda bulunması azaldığı için yapılan işten
haberdar olma oranı azalmakta ve yaptığı işin amacını yitiren bireyin ise motivasyonu
azalmaktadır.
Çözüm olarak literatürdeki en belirgin yöntemlerden birisi, bireylerin
sosyalliklerinin arttırılmasıdır.
Sosyallik kavramı kabaca bir kişinin tek başına işi yaparken gösterdiği
dikkat, özen ve performansın aynı işi başkaları izlerken yaptığında daha
fazla göstermesidir.
Bununla birlikte literatürde bulunan bir takım çözüm önerileri aşağıdaki
şekilde sıralanabilir:
Kimliğin arttırılması
Bireylerin işleri ile özdeşleşmesini sağlayan önemli özelliklerden birisi
de bireyin kendisini işi ile tanımlayabilmesidir(bazı durumlarda işi de kendisi
ile tanımlama eğilimi görülür ancak bu durum, bu yazının konusu dışında
olan başka farklı problemlere sebep olduğundan tasvip edilmez).
Bireyin kendisi ile özdeşleşen iş algısı, aynı zamanda işteki
başarının kendisine yansıyacağı algısını da beraberinde getirmekte bu
yüzden birey işin başarısı için azami gayret göstermektedir.
Tam tersi olarak, bir işin anonim olması (sahibinin bilinmemesi) durumunda
bireyin işin başarısı ile ilgili kendisine yansıyan bir değerlendirme
olmayacağına inandığı için performansında belirgin bir düşüş olmaktadır.
Ringelmann’ın ip çekme müsabakası şeklinde vermiş olduğu örnekte, başarısızlığın
gruba mal edilecek olması ve hangi bireyin başarısızlıktan sorumlu olduğunun
sorgulanamayacak olması, bireyin performansını olumsuz etkileyen özelliklerden
birisi olarak görülmektedir.
Aylaklık cezası
Bir grupta bulunan bireylerin kendi aylaklıklarının diğer grup üyeleri
tarafından telafi edileceğine olan inançları yüzünden bireylerde
performans düşüşü olması görülebilir.
Çözüm olarak bireylerin grubun başarısını paylaşması yerine her bireyin
sorumlu olduğu daha alt işlerin tanımlanması ve bireysel olarak hesap
sorulabilirliğin getirilmesi önerilmektedir.
Bireylerin grup içerisindeki görev algısı arttıkça performanslarının
arttığı ortaya konulmuştur.
Hedefler konulması
Hedeflerin kesin olmadığı durumlarda elde edilen başarı oranında düşme
gözlemlenmektedir.
Kesin ve net olmayan hedeflerin gruptaki fedakarlık ve kendini
adamışlık hislerini azalttığı da gözlemlenmiştir.
Çözüm olarak gruba çok kesin ve açık hedefler konmasının yanında grup
boyutunun küçültülmesi ve dolayısıyla karmaşık grup yapılarının basitleştirilmesi
de mümkündür.
Hatta bu grup boyutunun bireysel seviyedeki işlere kadar indirilmesi
de mümkündür.
Örneğin “2 x 2 = 4” olduğunu hesaplamak için bir grup gerekmez, tek kişilik
işlere kadar problemler indirgenebiliyorsa ve hedefler konulabiliyorsa bu
durumun en başarılı durum olduğu ve bireylerin performanslarının en yüksek
olduğu söylenebilir.
Müdahillik
Bireylerin işlere ne kadar dahil olduğu ve başarı ile ne kadar ilgilendiği
de ayrı bir performans kriteridir.
Genelde kişilerin problemler ve yapılan işlerle daha fazla ilgilenmesi
için yapıcı rekabete dayalı sistemler kurulabilir.
Örneğin ufak başarı ödülleri konulması veya sadece daha başarılıların
duyurulması bile çoğu durumda bireylerin problemlere dahil olma oranını
arttırmaktadır.
Bazı durumlarda hedefin öneminin bireyler tarafından algılanmasını sağlamak
bu açıdan motivasyon toplantıları yapmak, grup üyelerinin karar
süreçlerine dahil olmasını sağlamak gibi çözümler de sonuç vermektedir.
Koordinasyondan doğan kayıplar
Bir işin başarısı, bu işi yapan bireylerin yeterliliği ile doğrudan
alakalıdır.
Ancak bazı durumlarda bireyler yeterli olsa bile işin başarısızlıkla
sonuçlandığı görülebilir.
Genelde başarısızlığın birinci sebebi iletişim sorunlarından
kaynaklanmaktadır.
Örneğin bir futbol takımının yıldız oyunculardan oluşması bu takımın
başarısı hakkında önemli bir ip ucu verirken, takım içerisindeki iletişim ve
koordinasyon problemlerinden dolayı bu tip takımlarda başarısızlık yaşandığı
sıklıkla görülmektedir.
Dolayısıyla bir futbol oyuncusunun bireysel başarısının yanında takım
uyumu da toplam başarıyı etkileyen faktörler arasında görülmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder