DIŞSALLIKLAR
Dışsallıklar üreticilerin/firmaların üretim
faaliyetleri ya da tüketicilerin tüketim faaliyetleri sırasında oluşan ve bu
faaliyet ile doğrudan hiç bir bağı olmayan üçüncü kişileri olumlu ya da olumsuz
olarak etkileyen durumlara verilen isimdir.
Örneğin arıcılık yapan bir üreticinin arılarının
yakınlarda bulunan bir elma bahçesindeki ağaçların tozlaşmasına katkıda
bulunması dolayısıyla üretim miktarını artırması pozitif bir
dışsallıktır.
Elma bahçesinin sahibi aslında arıların yaptığı
hizmet için kovan sahibine bir ücret ödemez.
Kovan sahibinin de amacı zaten elma bahçesinin
üretimine katkıda bulunmak değildir.
Fakat yukarıdaki örnekte sunulan olumlu
senaryoyla ne yazık ki gerçek hayatta sıklıkla karşılaşmayız.
Dışsallıklar dendiğinde akla genelde negatif dışsallıklar
gelir.
Bunlar kimi durumlarda, tüketim faaliyeti sonucu
oluşabilirken, genelde bir üreticinin/firmanın üretimi sırasında ortaya
çıkan çevreye veya diğer insanlara karşı zararlı etkilerin maliyetini (ya
da diğer bir deyişle sosyal maliyetini) üretim maliyeti içine katmaması
nedeniyle de gerçekleşebilir.
Örneğin üretimi sonucunda açığa çıkan atık
suları, filtreleme maliyetinden kaçınarak hemen yanı başındaki göle deşarj eden
bir fabrika, çevreyi kirletmesinin sonucunda oluşan maliyeti tamamen toplumun
üzerine (daha özelinde ise gölü kullananlara) yıkar.
Üreticiler üretim maliyetinin bir kısmını üçüncü
kişilere veya genel olarak topluma mal ederek maliyeti düşürür veya doğal
kaynakların normal şartlar altında edinebileceklerinden daha büyük bir
kısmını kendi zimmetlerine geçirir.
Buna ek olarak, üreticiler bütün üretim
maliyetlerini ödemediği için tüketiciler de ürünleri daha düşük fiyata
alabilirler.
Benzer bir şekilde, atıkların bertaraf edilmesi
zararlı etkiler gözetilmeden yapıldığında daha ucuzdur.
Dışsallıkları firma-birey ekseninde
düşünebileceğimiz gibi, gelişmiş devletler – gelişmekte olan devletler
ekseninde de düşünmek mümkündür.
Örneğin iklim değişikliğini, gelişmiş ülkelerin
şimdiye kadar üretimleri sırasında ortaya çıkardıkları sera gazları nedeniyle
meydana gelmiş ve maliyetinin büyük kısmını bu konuyla ilgisi bulunmayan yoksul
ve gelişmekte olan ülkelerin üstlenmek zorunda kaldığı bir dışsallık olarak
tanımlamak mümkündür.
Bu türden çevresel maliyetler ile ilgili
dışsallıklara dair ilk analizler 1920’lerde Cambridge’li ekonomist Arthur C.
Pigou tarafından yapılmıştır.
Dışsallığın, sosyal maliyet (bir ekonomik faaliyetin
veya bir mal üretiminin topluma doğurmuş olduğu maliyet veya yüklemiş olduğu
külfet) olarak kabul edilebilmesi için iki özelliğe sahip olması gerekir:
(1) Ondan kaçınmak mümkün olmalıdır ve
(2) üretim faaliyetinin bir parçası olmalı ve
üçüncü partilere ya da genel olarak topluma mal edilebilmelidir.
Örneğin, çevresel kirliliğin temelinde üretim
faaliyetleri yatmaktadır;
bundan dolayı insan yapımı ve kaçınılabilirdir
ve bu dışsallıkları çeşitli mekanizmalar ile içselleştirebilmek mümkündür.
Dışsallıkları (ya da çevresel sürdürülebilirlik
özelinde sosyal maliyetleri) içselleştirmenin, yani maliyetlere dahil etmenin
çeşitli yöntemleri vardır.
Örneğin üreticilere üretimleri karşılığında bir
vergi koyarak (Pigou vergisi) bir bakıma çevreyi kirletmelerinin
maliyetini hesaba katmaları ve üretim miktarlarını buna göre
ayarlamalarını sağlamak mümkündür.
Ya da kontrol mevzuatları ile firmaların
doğaya zarar vermeyen, örneğin atık su arıtma filtresi gibi belirli
teknolojileri kullanmaları zorunlu kılınabilir.
Bu iki örnekte de içselleştirme devlet
eliyle yapılır.
Bunun dışında, karbon
ticareti örneğinde de olduğu gibi piyasa mekanizmaları kullanılarak
da içselleştirme yapılabilir.
Buna göre devlet doğanın kendini yenileme
kapasitesini gözeterek belirli miktarda toplam kirletme
hakkı ya da emisyon izni belirler ve bu izinleri firmalara
ücretli veya ücretsiz olarak dağıtır.
Daha sonra firmalar birbirleri arasında bu
izinleri alıp satarak üretimlerini gerçekleştirirler ve sonuç olarak
toplam kirletme miktarı ilk belirlenen toplam kirletme izni kadar olur.
Her ne kadar teoride gerçekleşmesi mümkün
görünse de, bu mekanizmaya karşı özellikle doğayı metalaştırdığı
yönünde çok fazla eleştiri ve tartışma vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder