İNAVASYON VE BİLGİ - 2
Bilginin Boyutları
Bilgi tek
başına bir olgu olmakla birlikte, bu olgunun farklı perspektifleri ve
farklı tipleri bulunmaktadır.
Bu konunun
anlaşılması için en önemli kavram ‘Zımni Bilgi’ ( sessiz bilgi, kapalı bilgi)
ve ‘Dışsal Bilgi’ (sesli bilgi, açık bilgi) kavramlarının anlaşılmasıdır.
Zımni Bilgi
(sessiz, örtülü, kapalı bilgi,):
Bu bilgi,
bireylerin veya organizasyonların bildiği ama bildiğini bilmediği (farkında
olmadığı) bilgidir.
Örneğin her
bireyin çevresindeki insanlara yaklaşımı farklılık izleyebilir.
Her bireyin
çevresi ile olan geçmiş tecrübelerine dayanarak edindiği ve kişilerle
iletişimini belirleyen bir bilgisi vardır.
Bu bilgi birey
için açıkça yazılmamış, çalışılmamış öğrenilmemiş hatta bireyin kendisi
tarafından fark edilmemiş bile olabilir.
Veya bir
avcının, avını takip ederken ormanda takındığı tutum gibi,bir ahçının yemek
yaparken hiç farkında olmadan yaptığı davranışlar gibi, açıklanmamış,
yazılmamış ama zamanla yaşanan tecrübeler ile edinilen bilgidir.
Dışsal Bilgi
(sesli bilgi, açık bilgi,):
Bu bilgi türü
ise, iletişim kanalları kullanılarak iletilebilen, yazılabilen, ismi olan,
konuşulan, kritik edilen bilgi türüdür.
Örneğin, bir
avcılık kitabında yazılı olan bilgiyi her avcı okuyup öğrenebilir ama buna
rağmen her avcının avlanma şekli farklı olabilir (yine zımni bilgiden
kaynaklanan farklardan).
Veya yemek
tarifi dışsal bilgidir, her ahçı bu bilgiyi okuyarak öğrenebilir ama yine de
her ahçının zımni bilgisi gereği farklı bir tutumu, ‘elinin lezzeti’ olabilir.
Yukarıda tanımı
ve örnekleri verilen durum, aslında iş hayatında da yaşanmaktadır.
Örneğin
bir işletmedeki çalışanın sahip olduğu zımni bilgiden veya bir
organizasyonun sahip olduğu zımni bilgiden bahsedilebilir.
Mesela bir
satış personelinin, bir avcı gibi, kendisine özel tutumları, davranışları veya
bir üretim planlama personelinin bir ahçı gibi kendisine özel ve kimse ile
paylaşılmamış ve hatta kendisinin bile farkında olmadığı tutumları
olabilir.
Aynı durum bir
organizasyon için bile geçerli olabilir.
Mesela
organizasyonlarda yazılı olmayan deneyimler, güç ilişkileri (power
relations), farklı müşterilere farklı organizasyonel yaklaşımlar, bu tip
zımni bilgilerdir.
Bilginin
kullanılabilir hale gelmesi için enformasyona dökülmesi gerekliliği çeşitli
çalışmalarla ortaya konulmuştur.
Bu süreç yine
bu alandaki çalışmalarla, ‘bilgi yönetimi’ kavramını literatüre kazandıran
Nonaka tarafından SECI olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımın 4
adımı aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Socialization (sosyalleşme)
Externilization (Dışsallaştırma)
Combination (Birleştirme)
Internalization ( İçselleştirme)
Bu aşamalar,
zımni bilgi ve dışsal veri arasında gidip gelen bir spiral’in aşamaları
olarak düşünülebilir.
Yukarıdaki
şekilde de görüldüğü gibi, süreç bir spiral şeklinde ilerlemektedir.
Buna göre SECI
adımlarının sırayla geçilmesi sonunda yeniden aynı adımlar başlar ve
namütenahi bu daire devam eder.
Geçişlerde
yaşanan durumlar ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Sosyalleşme
-> Dışsallaşma :: Diyalog (kişinin etrafı ile ilişki kurması)
Dışsallaşma
-> Birleştirme :: Dışsal bilginin bağlanması (kişinin mevcut dışsal
bilgi ile yeni dışsallaştığı bilginin bağlanması)
Birleştirme
-> İçselleştirme :: Uygulama Tecrübesi (dışsallaşmış bilgi uygulanırken
yaşanan yeni durumlar ve edinilen yeni zımni bilgiler
İçselleşme
-> Sosyalleşme :: Alan çalışması (içselleşen bilginin, yani kişiye özel ve
zımni olan bilginin sosyal bilgi haline gelmesi ve toplulukta yer ve anlam
ifade etmesi)
Yukarıdaki SECI
yaklaşımına ilave olarak sistem
yaklaşımı da kullanılan diğer bir bilgi yönetim
modelidir.
Buna göre
sistem ve dış çevre algısı üzerinden model inşa edilir.
Yönetimdeki
sistem yaklaşımı ile aynı biyolojik temele dayalıdır.
Buna göre
kişinin biyolojik öğrenmesi model olarak kabul edilir ve kendi nöron
yapısı ile dış dünyadaki algının alınması, işlenmesi, değiştirilmesi (uygun
hale getirilmesi, adaptasyon) ve dış dünyaya etkisi aşamaları ele alınabilir.
Üçüncü ve son
yaklaşım modeli ise, yeni bilgi yaklaşımıdır ve innovation olarak
literatüre girmiştir.
Buna göre
kurulu bilgi ve organizasyon arasındaki ilişki bir iletişim modeli olarak ele
alınır ve mevcut bilginin değersizleştirilmesi üzerinde durulur.
Diğer bir
deyişle, bilgi eskir, daha doğrusu, bilginin önemi ve anlamı eskir.
Mesela
teknoloji sahasında bu durum sıkça yaşanmaktadır.
Sürekli yeni
programlama dilleri, yeni tasarımlar ve daha başarılı uygulamalara geçiş
yaşandığı kabul edilirse, bu teknolojileri kullanan ve bu teknolojiler
üzerine inşa edilen hem organizasyon hem de kişi bilgisi zamanla eskiyecek ve
anlamsızlaşacaktır (şu anda fortran dilinin veya clipper dilinin anlamının
kalmaması gibi).
Bu yaklaşıma
göre, organizasyonların (veya bireylerin) yaşamını devam ettirebilmesi
için sürekli yeniliği takip etmesi ve organizasyonluyenilik uygulamalarına
gitmesi gerekir.
Bu anlamda,
sosyal işleme araçlarının kullanılması ve bu araçlar üzerinden değişen bilginin
yenilenmesi tavsiye edilebilir.
Örneğin blog,
wiki, e-postalar gibi çeşitli ortamlardan sosyal davranışların çıkarılması ve
yenilenmesi yöntemi kullanılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder