İNAVASYON TEORİLERİ – 3
Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi:
İki bilişsel
durum arasındaki tutarsızlıktan (uyumsuzluktan) duyulan rahatsızlık üzerine
inşa edilmiş bilişsel teoridir.
Genelde kişinin
içsel dünyasındaki ve dış dünyasındaki bilişsel tutarsızlıklar, kişinin iç ve
dış dünyası arasındaki tutarsızlığı sorgulaması olarak düşünülmektedir.
Örneğin bir
ürün almak isteyen müşterinin iki ürün arasında kararsız kalmasına sebep olan ve
iki ürünün farklı üstün özellikleri bulunması kişinin ürünlerden birisini
alması ile bilişsel bir tutarsızlığa dönüşebilir.
Hatta satın
almadan sonra, satın alınmayan ürün ile ilgili bilişsel bir olumlu düşünce
(bilişsel pişmanlık) kişinin yapmış olduğu satın alma ile ilgili kendisini
sorgulaması olarak sonuçlanabilir.
Bu şekildeki
uyumsuzlukların azaltılması için bilişsel uyumsuzluk teorisi, kişinin bir
sürücü motivasyona sahip olmasının daha doğru olacağını ortaya
koymaktadır.
Bilişsel
uyumsuzluk teorisi burada devreye girerek kişinin eylemi üzerindeki inanç,
görüş, düşünce gibi bilişsel sonuçlar doğuran süreçleri, kişinin eylemini
doğrular şekilde güçlendirerek kişinin tutarsızlıktan uzaklaşmasını
sağlamaktadır.
İçerik
Teorileri
Motivasyon
teorisini içerik olarak benimseyen ve açıklamalarında kullanan
teorilerdir.
Daha çok ilk
dönemlerde ortaya atılan ve ihtiyaçların doğurduğu güdüleri belirli bir amaca
yönelik olarak kullanan teorilerdir.
Pritchard ve
Ashwood araştırmalarına göre bu teorilerin daha çok belirli bir ihtiyacın
karşılanması için en fazla enerjinin ortaya konduğu teoriler olarak
açıklanması mümkündür .
Bu teorilerden
bazıları Maslow’un
ihtiyaçlar hiyerarşisi veya Herzberg’in iki faktör
teorisi olarak sayılabilir.
Motivasyon
teorilerinin daha ileri ve gelişmiş hallerini ise Beklenti
Teorisi veya Eşitlik
Uygulama Modeli gibi yaklaşımlarda görebiliriz.
Örneğin
beklenti teorisi, bilişsel bir yaklaşım ile motivasyon teorisini
zenginleştirirken eşitlik uygulama modeli, motivasyon teorisini sistem
yaklaşımı ile geliştirmiştir.
Bu yaklaşımlara
temel teşkil eden çok sayıda çalışma vardır.
Örneğin Hawthrone
etkisi bu çalışmalar arasında görülebilir.
ERG Teorisi
Alderfer
tarafından geliştirilen bu teori, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine benzer
özelliktedir ve 3 seviyeden oluşmaktadır.
Teorinin ismi bu üç kelimenin baş harflerinden oluşmaktadır:
Existance (Var oluş):
Maslow’un en ilkel olarak adlandırdığı alt seviyedir.
Kişinin var oluşu ile ilgili temel ihtiyaçlarını modeller.
Örneğin fiziksel ve güvenlik ile ilgili kişinin varlığını tehdit eden
unsurlar bu gruptandır.
Relatedness (İlişki):
Bu seviyede varlığı ile ilgili ihtiyaçları tamamlanan bireyin çevresi ile
olan ilişkisinden bahsetmek mümkündür.
Kişinin sosyal çevresi veya ailesi ile olan ilişkileri, itibar, bilinirlik
gibi duyguları bu seviyede düşünülebilir.
Growth (Gelişme):
Bu grup kişinin kendini geliştirmesine duyduğu ihtiyacı ifade etmektedir.
Örneğin kişinin yeni şeyler öğrenmesi, kişisel gelişimi, ahlak gibi
motivasyon unsurları bu grupta incelenebilir.
Zamansal Motivasyon Teorisi
2006 yılında
Steel ve König tarafından zamanın motivasyon üzerindeki etksinin
incelendiği ve motivasyon ile zamansal sistemler arasında ilişkinin
kurulduğu bir teoridir.
Yazarların
iddiasına göre güncel olan çoğu teoriyi kendi içerisinde barındırmaktadır.
Örneğin Başarı
teorisi , özendirme teorisi , sürücü teori veya içerik temelli teoriler
zamansal motivasyon teorisi tarafından kapsanmaktadır.
Teori aşağıdaki
formül ile açıklanabilir:
Yani
motivasyonu, kişinin beklentileri ve kişinin bu beklentilere vermiş olduğu
değerlerin çarpımı olarak görmek mümkündür.
Bununla
birlikte kişinin motivasyonuna ters yönde etki eden ve motivasyonu düşüren
kişinin bu beklentilerine ulaşmasındaki gecikmelerdir.
Ayrıca bu
gecikmeler her birey için farklı etkiye sahiptir ve motivasyon modeli,
etki ve gecikmenin çarpımı ile ters orantılıdır.
Başarı Modeli
Bu yaklaşımda
motivasyonu oluşturan ana unsur kişinin başarıya ve performansa duyduğu
ihtiyaç üzerine kuruludur.
Model, esas
itibariyle kişinin içinde bulunan ve başarmak isteğine duyulan ihtiyacı temel
almaktadır.
17 farklı
ölçekten oluşan ve kişinin başarı sistemini analiz etmek isteyen üç ana
faktör ile kişinin başarı isteği ölçülebilmektedir.
Bu başarı
istekleri, kişiye göre değişiklik gösteren motivasyon şablonlarına
uydurulmaktadır.
Örneğin kişinin
çalışkan olması, daha zor öğrenilen konulara sırf zor oldukları için ilgi
duyması, başarıyı devam ettirmek için gayret sarf etmesi gibi şablonlar
kullanılabilir .
Başarı
motivasyon modeli, kültürden bağımsız bir özelliktedir ve McClelland’ın
araştırmalarına göre üç ana karakteristik aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Başarı motivasyonuna sahip kişiler, problemleri çözdükleri, sorumluluk
aldıkları çalışma ortamlarını tercih etmektedirler.
Ulaşılabilir hedefler için hesaplanmış riskler alabilirler
Sürekli kabul görme isterler.
Örneğin geri besleme almak veya ne kadar iyi iş başardıklarını duymaya
ihtiyaçları vardır.
Hedef Güdümlü Teori
Bu teori ise
belirli bir bitiş koşuluna odaklı kişilerin motivasyonunu açıklamak için
kullanılmaktadır.
SMART modeli
ismi verilen bir yaklaşımla kişilerin motivasyonunun modellenmesine çalışılır.
S ->
Specific (Belirgin):
Anlaşılabilir,
basit ve sürdürülebilir hedefler olması gerekir.
M ->
Measurable (Ölçülebilir):
Anlamlı,
yönetilebilir ve motive edici özellikleri olan ölçülebilir hedefleri ifade
eder.
A ->
Achievable (ulaşılabilir):
Kişinin
ulaşabileceğine inandığı, kabul edilebilir, eylemlere dökülebilir
hedefleri ifade eder.
R ->
Relevant (ilişkili):
Sonuç odaklı,
gerçekçi ve mantıklı hedefleri ifade eder.
T -> Time
bound (Zaman sınırı olan):
herhangi bir
şekilde zaman birimleri ile ifade edilebilen ve kişinin kendisini bu zaman
skalasında konumlandırarak kendi durumunu takip edebildiği özellikte
olmalıdırlar.
Bu modelin
kazandırdığı en önemli bakış açılarından birisi, kişinin hedeflerini ve
motivasyonunu, sonu kestirilebilir bir modelde ele almasıdır.
Örneğin bir
çocuğun bisiklete binmek ve matematik çalışmak gibi iki seçimden birisini
yaparken, bisiklete binmenin sonucunun gözlemlenebilir olması, matematik
çalışmanın ise sonucunun gözlemlenemez olması durumunda bisiklete binmek için
daha fazla motive olması, bu yüzden çocukların çoğunun, farklı bir
motivasyon faktörü yoksa, genelde bisiklete binmek için daha fazla motive
olması bir örnek olarak düşünülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder