29 Kasım 2022 Salı

  İNAVASYON TEORİLERİ – 3

 

Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi:

İki bilişsel durum arasındaki tutarsızlıktan (uyumsuzluktan) duyulan rahatsızlık üzerine inşa edilmiş bilişsel teoridir.

Genelde kişinin içsel dünyasındaki ve dış dünyasındaki bilişsel tutarsızlıklar, kişinin iç ve dış dünyası arasındaki tutarsızlığı sorgulaması olarak düşünülmektedir.

Örneğin bir ürün almak isteyen müşterinin iki ürün arasında kararsız kalmasına sebep olan ve iki ürünün farklı üstün özellikleri bulunması kişinin ürünlerden birisini alması ile bilişsel bir tutarsızlığa dönüşebilir.

Hatta satın almadan sonra, satın alınmayan ürün ile ilgili bilişsel bir olumlu düşünce (bilişsel pişmanlık) kişinin yapmış olduğu satın alma ile ilgili kendisini sorgulaması olarak sonuçlanabilir.

Bu şekildeki uyumsuzlukların azaltılması için bilişsel uyumsuzluk teorisi, kişinin bir sürücü motivasyona sahip olmasının daha doğru olacağını ortaya koymaktadır.

Bilişsel uyumsuzluk teorisi burada devreye girerek kişinin eylemi üzerindeki inanç, görüş, düşünce gibi bilişsel sonuçlar doğuran süreçleri, kişinin eylemini doğrular şekilde güçlendirerek kişinin tutarsızlıktan uzaklaşmasını sağlamaktadır.

 

İçerik Teorileri

Motivasyon teorisini içerik olarak benimseyen ve açıklamalarında kullanan teorilerdir.

Daha çok ilk dönemlerde ortaya atılan ve ihtiyaçların doğurduğu güdüleri belirli bir amaca yönelik olarak kullanan teorilerdir.

Pritchard ve Ashwood araştırmalarına göre bu teorilerin daha çok belirli bir ihtiyacın karşılanması için en fazla enerjinin ortaya konduğu teoriler olarak açıklanması mümkündür .

Bu teorilerden bazıları Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi veya Herzberg’in iki faktör teorisi  olarak sayılabilir.

Motivasyon teorilerinin daha ileri ve gelişmiş hallerini ise Beklenti Teorisi  veya Eşitlik Uygulama Modeli gibi yaklaşımlarda görebiliriz.  

Örneğin beklenti teorisi, bilişsel bir yaklaşım ile motivasyon teorisini zenginleştirirken eşitlik uygulama modeli, motivasyon teorisini sistem yaklaşımı ile geliştirmiştir.

Bu yaklaşımlara temel teşkil eden çok sayıda çalışma vardır.

Örneğin Hawthrone etkisi bu çalışmalar arasında görülebilir.

 

ERG Teorisi

Alderfer tarafından geliştirilen bu teori, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine benzer özelliktedir ve 3 seviyeden oluşmaktadır.

Teorinin ismi bu üç kelimenin baş harflerinden oluşmaktadır:

Existance (Var oluş):

Maslow’un en ilkel olarak adlandırdığı alt seviyedir.

Kişinin var oluşu ile ilgili temel ihtiyaçlarını modeller.

Örneğin fiziksel ve güvenlik ile ilgili kişinin varlığını tehdit eden unsurlar bu gruptandır.

Relatedness (İlişki):

Bu seviyede varlığı ile ilgili ihtiyaçları tamamlanan bireyin çevresi ile olan ilişkisinden bahsetmek mümkündür.

Kişinin sosyal çevresi veya ailesi ile olan ilişkileri, itibar, bilinirlik gibi duyguları bu seviyede düşünülebilir.

Growth (Gelişme):

Bu grup kişinin kendini geliştirmesine duyduğu ihtiyacı ifade etmektedir.

Örneğin kişinin yeni şeyler öğrenmesi, kişisel gelişimi, ahlak gibi motivasyon unsurları bu grupta incelenebilir.

 

Zamansal Motivasyon Teorisi

2006 yılında Steel ve König  tarafından zamanın motivasyon üzerindeki etksinin incelendiği ve motivasyon ile zamansal sistemler arasında ilişkinin kurulduğu bir teoridir. 

Yazarların iddiasına göre güncel olan çoğu teoriyi kendi içerisinde barındırmaktadır.

Örneğin Başarı teorisi , özendirme teorisi , sürücü teori veya içerik temelli teoriler zamansal motivasyon teorisi tarafından kapsanmaktadır.

Teori aşağıdaki formül ile açıklanabilir:

Yani motivasyonu, kişinin beklentileri ve kişinin bu beklentilere vermiş olduğu değerlerin çarpımı olarak görmek mümkündür.

Bununla birlikte kişinin motivasyonuna ters yönde etki eden ve motivasyonu düşüren kişinin bu beklentilerine ulaşmasındaki gecikmelerdir.

Ayrıca bu gecikmeler her birey için farklı etkiye sahiptir ve motivasyon modeli, etki ve gecikmenin çarpımı ile ters orantılıdır.

 

Başarı Modeli

Bu yaklaşımda motivasyonu oluşturan ana unsur kişinin başarıya ve performansa duyduğu ihtiyaç üzerine kuruludur.

Model, esas itibariyle kişinin içinde bulunan ve başarmak isteğine duyulan ihtiyacı temel almaktadır.

17 farklı ölçekten oluşan ve kişinin başarı sistemini analiz etmek isteyen üç ana faktör ile kişinin başarı isteği ölçülebilmektedir.

Bu başarı istekleri, kişiye göre değişiklik gösteren motivasyon şablonlarına uydurulmaktadır.

Örneğin kişinin çalışkan olması, daha zor öğrenilen konulara sırf zor oldukları için ilgi duyması, başarıyı devam ettirmek için gayret sarf etmesi gibi şablonlar kullanılabilir .

Başarı motivasyon modeli, kültürden bağımsız bir özelliktedir ve McClelland’ın araştırmalarına göre üç ana karakteristik aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

Başarı motivasyonuna sahip kişiler, problemleri çözdükleri, sorumluluk aldıkları çalışma ortamlarını tercih etmektedirler.

Ulaşılabilir hedefler için hesaplanmış riskler alabilirler

Sürekli kabul görme isterler.

Örneğin geri besleme almak veya ne kadar iyi iş başardıklarını duymaya ihtiyaçları vardır.

 

Hedef Güdümlü Teori

Bu teori ise belirli bir bitiş koşuluna odaklı kişilerin motivasyonunu açıklamak için kullanılmaktadır.

SMART modeli ismi verilen bir yaklaşımla kişilerin motivasyonunun modellenmesine çalışılır.

S -> Specific (Belirgin):

Anlaşılabilir, basit ve sürdürülebilir hedefler olması gerekir.

M -> Measurable (Ölçülebilir):

Anlamlı, yönetilebilir ve motive edici özellikleri olan ölçülebilir hedefleri ifade eder.

A -> Achievable (ulaşılabilir):

Kişinin ulaşabileceğine inandığı, kabul edilebilir, eylemlere dökülebilir hedefleri ifade eder.

R -> Relevant (ilişkili):

Sonuç odaklı, gerçekçi ve mantıklı hedefleri ifade eder.

T -> Time bound (Zaman sınırı olan):

herhangi bir şekilde zaman birimleri ile ifade edilebilen ve kişinin kendisini bu zaman skalasında konumlandırarak kendi durumunu takip edebildiği özellikte olmalıdırlar.

Bu modelin kazandırdığı en önemli bakış açılarından birisi, kişinin hedeflerini ve motivasyonunu, sonu kestirilebilir bir modelde ele almasıdır.

Örneğin bir çocuğun bisiklete binmek ve matematik çalışmak gibi iki seçimden birisini yaparken, bisiklete binmenin sonucunun gözlemlenebilir olması, matematik çalışmanın ise sonucunun gözlemlenemez olması durumunda bisiklete binmek için daha fazla motive olması, bu yüzden çocukların çoğunun, farklı bir motivasyon faktörü yoksa, genelde bisiklete binmek için daha fazla motive olması bir örnek olarak düşünülebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  DİJİTAL DÖNÜŞÜM   Dijital dönüşüm, toplumsal ve sektörel ihtiyaçlara dijital teknolojilerin entegrasyonuyla çözüm bulmanın ve buna bağ...