SÜRDÜRÜLEBİLİR ULAŞIM
Ulaşım modern toplumun hem ekonomik hem de sosyal
faaliyetlerinin devamlılığı için en kilit unsurlardan biri olarak karşımıza
çıkıyor.
Öte yandan, yolcu ve yük taşımacılığındaki
artışla beraber sektör kaynaklı riskler her geçen gün daha da görünür
oluyor.
Bugün itibariyle enerji kaynaklı seragazı
emisyonlarının %23’ü ulaşımdan kaynaklanıyor ve sektörün
emisyonlardaki payı hızla artıyor.
Trafik sıkışıklığının neden olduğu maliyetlerin milli
gelire oranı Avrupa’da %2, Pekin, Sao Paolo ve Lima gibi bazı şehirlerde
ise milli gelirin %10’undan daha yüksek.
Yoksul kesimlerin ulaşım hizmetlerine erişimi
ise oldukça kısıtlı.
Sürdürülebilir ulaşım, basit anlamıyla kirlilik,
trafik sıkışıklığı ve enerji tüketiminin asgari düzeyde tutulduğu, çevreye
duyarlı bir ulaşım planlamasının hayata geçirilmesi olarak tanımlanıyor.
Bununla beraber, ulaşım
ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişki sadece ulaşım
hizmetlerinin çevresel ve sosyal etkilerine indirgenmiyor, bu ilişkinin çok
yönlü yapısına da eğiliyor.
Günümüzde 1 milyara yakın insanın ulaşım
ağlarına yeterli erişiminin olmaması, erişim şansına sahip olmayan
toplulukların sosyal ve ekonomik ağların dışında kalmasına, sosyal
eşitsizliklerin derinleşmesine neden oluyor.
Bu olgudan hareketle, Birleşmiş Milletler
“sürdürülebilir ulaşım”ı insanların ve malların hareketliliği için gerekli
hizmetlerin, bu neslin ve gelecek nesillerin ekonomik ve sosyal gelişmişlik
düzeyini ileri taşıyacak, güvenli, etkin, erişilebilir, düşük maliyetli, karbon
ve diğer emisyonlar ile çevresel etkilerin asgariye indirildiği bir şekilde
sağlanması olarak tanımlıyor.
Ulaşım, tek başına bir amaç değil, insanların ihtiyaç
duydukları işlere, pazarlara, sosyal etkileşime, eğitime ve daha bir çok
ihtiyaçlarına erişmesini sağlayan bir araç niteliğindedir.
Dolayısıyla, sürdürülebilir ulaşım anlayışı,
Türkiye’de büyük şehirlerde motorlu taşıtlarla kişisel ulaşım veya
artırılmış trafik seyir hızı gibi kavramlardan ziyade, insanı ve insanın yaşam
kalitesini odağa alan, güvenlik ve sosyal eşitliğe önem veren “ulaşım
sayesinde erişim” prensibine dayanıyor.
Birleşmiş Milletler, yoksulluğu ortadan kaldırma
hedefi başta olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşılması
için ulaştırma sektörünün kritik bir öneme sahip olduğunun altını çiziyor.
Sürdürülebilir ulaşımın 17 Sürdürülebilir Kalkınma
Hedefi’nden yedisini destekleyeceği öngörülüyor.
Ulaşım, taşıma ve lojistik gibi iş ve hizmetlerin
çevresel etkilerinin azaltılması ve etkinliklerinin artırılmasını amaçlayan
girişimlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Akaryakıt olarak biyoyakıt kullanımı,
araç tasarımlarında iyileştirmeler, akıllı ulaşım sistemleri, ekonomik
sürüş eğitimleri, bisiklet yolları, hibrid/elektrikli araçlar ile vergi ve
teşvik sistemleri gibi politika ve uygulama araçları, bu kapsamda giderek
daha yaygın uygulama alanı buluyor.
Ulaşım altyapısı on yıllar boyunca
kullanılabilen temel yatırımlardan biridir.
Dolayısıyla merkezi ve yerel yönetimler
tarafından alınan altyapı yatırım kararlarının etkileri nesiller
boyunca devam ediyor.
Birleşmiş Milletler, ulaşım sektöründe
sürdürülebilirliğin sağlanması için yapısal bir dönüşüm gerektiğinin
altını çiziyor.
Söz konusu dönüşüm için tekil çözümlerden ziyade,
şehir planlaması, hareketlilik yönetimi, yakıt ikamesi, araç verimliliği ve
“çekici” toplu taşıma sistemlerini de içeren iddialı ve koordineli bir planlama anlayışı
gerekiyor.
BM’ye göre sürdürülebilir ulaşım uygulamaları ile yol
güvenliğini artırıp hava kirliliğini azaltarak yüzbinlerce hayatı
kurtarmak, karbon emisyonlarını 7 gigaton seviyesine düşürmek mümkün.
BM’nin hesabına göre, bu dönüşüm için gerekli
olan toplam yatırım tutarı 2 trilyon ABD Doları.
Bu yatırım sonucunda sağlanacak tasarrufun ise 2050
yılına kadar 70 trilyonu bulacağı öngörülüyor.
Benzer faydayı yerel ölçekte de görmek mümkün.
Bogota’da bisiklet yollarının yapım ve bakımı
ile eğitim faaliyetleri için 10 yıllık bir dönemde toplam 178 milyon ABD Doları
tutarında bir yatırım yapıldığı, araç kullanımının azalması ile yol yatırım
maliyetleri, trafik sıkışıklığı, hava kirliliği, yol güvenliği ile
otomobil ve otobüslerin işletme giderlerinden sağlanan tasarrufun aynı 10
yıllık dönemde 1,3 milyar ABD Doları’na eriştiği hesaplanıyor.